Kategoriler

anasayfa'ya dön

ÜLKÜCÜYÜM DİYENLERE!...

Selamünaleyküm Kardeşlerim. Dava adamı hiç bir zaman hiç bir şeyi enine boyuna tartıp düşünmeden karar vermez. Vermemelidir de. Çünkü Dava Allah'ın rızasını kazanma davasıysa o zaman Ülkücüyüm diyen insan Müslüman demektir. Öyleyse İslam da istişare vardır. Bir adı da meşverettir. Bunu hepimiz inşallah biliyoruz.

Dava insanı yaptıklarından ve yapacaklarından Allah katında sorumludur. Onun için hiç bir zaman kişiye kul ve köle olmamalıdır olamaz da. Sadece ve sadece Rabbi olan Allah'a kul ve köle olur. Bunun dışında insan aklıyla ve eliyle meydana gelmiş olan hiç birleyin değişmez kay de ve kurul olduğuna inanmaz inanmamalıdır da. Çünkü insan düşünen bir varlıktır. Her an başka bir şey öğrenir değişe bilir. Çünkü yaratılmışların en şereflisi insandır. Düşünen ve konuşan bir varlıktır. Bunda dolayı Ülkücü kimsenin hatırı için yanlışın ve hatanın yanında yer almaz. En başta insan olanın makamı ve mevkisi ne olursa olsun. Eğitim düzeyi ne olursa olsun. Her an hata yapabileceğine, yanlış yapabileceğine inanır. Böyle de olmalıdır.

Kimseye şeksiz şüphesiz inanmak yaratılış fıtratımıza aykırıdır.
Buradan diyorum ki, Ülkücüyüm diyenler mankurtlaşamaz ve mankurtlaştırılamazlar da.

Ülkücü okuyan, yazan araştıran soran ve sorgulayan insandır. Çünkü Müslüman’dır da ondan böyledir. Doğrusuda budur. Niçin yaratıldığını niçin bu dünyaya gönderildiğini çok iyi bilmelidir. Hiç bir insan sadece yesin içsin mutfakla Tuvalet arasında boruluk yapsın diye gönderilmemiştir. Ayrıca insan dünyayı çiğnesinler de dünya altına akmasın diye de gönderilmemiştir. İnsan Yaratanına kulluk görevini yapsın ve Cennet imtihanını kazansın diye gönderilmiştir. Ayrıca insan Rabbinin yeryüzünde halifesidir. Ona göre hayatını düzenlemelidir. Tertemiz bir hayat yaşamalıdır. Yani her şeyi Allah'a bağlayarak işin içinden kurtulunmaz. Kimse de kurtaramaz.

Allah bizleri buraya niçin gönderdi bunu çok iyi bilmemiz lazımdır. Yeryüzünde yapılan bütün yanlış ve kötülüklerle mücadele etmek için gelmişizdir insan olarak. Bizden önceki ağabeylerimiz gözlerini kırpmadan hiçbir gelecek düşünmeden o en karanlık en zor zamanlarda ölümüne mücadele etmişlerdir. Binlercesi Allah rızası için şehit olup, Rablerine kavuşmuşlardır. Bizlere de bu dünyada bir emanet bırakmışlardır. Nedir o Uğurlarına şehit oldukları davalarıdır.

Sorarım sizlere en üsten en alta bu davadan haberdar olanlar var mı? Varsa dahi sayıları kaç onlarda şuan ne durumdalar. Kardeşlerim. Kızmayınız ama Allah'tan ümit kesilmez demekle ve geçmişle övünmekle bir yerlere varılmıyor. Sorgulamamız lazım. Dün nerdeydik ne durumdaydık bugün neredeyiz ve ne durumdayız. Bu soruların cevabı bulunmalıdır.
Unutmayın ki, Şehitler ebedi âlemde bizlerden davacı olacaklardır. Diyecekler ki, Yarabbi biz senin rızanı kazanmak için kendimizi ateşlere attık. Neticede şehit olduk huzuruna geldik. Bizler davamızı bunlara emanet ettik. Yalnız bunlar bizim davamıza sahip çıkmadılar bunlardan davacıyız demeyecekler mi? Elbette diyecekler. Sorarım sizlere acaba dilimiz dönüp de ne diyeceğiz. Bugünkü halimizden utanmamız gerekmez mi?

Saygılarımla,
Sedat Duran